İlk kez Fassbinder ın Lili Marlen filminde yakaladığımı anımsıyorum . Hanna Schygulla değildi tuzağa düşen oynadığı karakterde o hissi uyandırıyordu bayağı iyi ve ustalıkla yapmıştı. O kadar usta bir bakışım olgunluğum yoktu hissetmiştim Fassbinder e biraz da o histen dolayı biraz daha hayran olmuştum o sıralar.
Sonraları uzun yıllar oynanan oyunlarda dizilerde sanatçıların o tuzağa çokça düştüklerine tanık olmuştum kimseyle tartışıp doğruluğunu yanlışlığını konuşmadım bile benim bir hissim olarak kaldı her seferinde.
Bir başka benzetme aynı hissi uyandırır ben de karabatağın yutamayacağı balığı boğazına alması habire yutma hamlesiyle didinip durması.
Oynadığın karakterin sana sahip olması sana tecavüz etmesi seni ele geçirmesi Stockholm sendromu bile olabilir bu durum.
Aynı festivalin ödül töreninde yaşanılan gibi. Tam da oydu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder